Arkadaşlarından nefret etmenin 8 önemli sebebi

Şu arkadaşlık meselesini bazı insanların çok ama çok büyüttüğünü düşünmüyor değilim. Arkadaşlarından nefret ediyor olman sıkça karşılaştığın bir durumdur. Çünkü arkadaşlarından "artık" nefret etmenin çok önemli sebepleri vardır.

Şu arkadaşlık meselesini bazı insanların çok ama çok büyüttüğünü düşünmüyor değilim. Arkadaşlarından nefret ediyor olman sıkça karşılaştığın bir durumdur. Çünkü arkadaşlarından “artık” nefret etmenin çok önemli sebepleri vardır.

Bu sebeplere birazdan değineceğim ama arkadaşlardan nefret etmenin ne anlama geldiğini bilmen önemlidir. Öncelikle artık onları sosyal çevrende görmek istemiyorsun demektir. Bununla birlikte onlarda olmayan ama mutlaka aradığın bazı niteliklerin varlığı söz konusudur.

1. Tek taraflı arkadaşlık

Arkadaşından nefret etmene neden olacak en önemli sebeptir. Tek taraflı arkadaşlık, arkadaşlığın en kötü türüdür. Beni yanlış anlamanı istemiyorum. Arkadaşlarımın yanında olmak, onlara destek çıkmak ve cesaret vermek hoşuma gider. Sorun bunlardan biri değildir.

Sorun bazı arkadaşların insana “dispanser” gözüyle bakmasıdır. Bu ne demek? Başı sıkışınca kapıyı çalması, istediği motivasyonu alması ve sonra çekip gitmesi demektir. Söyleyeceği tek şey ise basit bir “güle güle” olacaktır. Gerçekten arkadaşlık böyle bir şey mi? Hiç zannetmiyorum.

Diğer taraftan ödünç para alma konusunda benzer durum vardır. Ödünç para istemekten çekinmezler. Fakat için geri ödemeye geldiği zaman her zaman bahane uydururlar. Geri istediğin zaman ise suçlu yine sen olursun. Neden? Çünkü yapılmaması gereken bir şeyi yapmış gibi görünürsün.

Kabul ediyorum, parasal açısından devrin iyi bir devir olmadığını biliyorum. Dürüst olup “birkaç ay daha ödemeyeceğim” demek yerine bahane üretmek söz konusu olduğunda ise işin tek taraflı arkadaşlığa dönüştüğünü görmek çok şaşırtıcı değildir.

2. Sürekli ışık tutmak

Sürekli ışık tutmak sahne önünde olmakla ilgili değildir. Yanlış bir şey yaptığın ve bir şekilde sorumlu olduğun için sürekli parmakla gösterilme durumundur. Bu biraz sinsice gibi gelebilir ama durum maalesef bu şekildedir.

Başkalarını hataları nedeniyle parmakla gösteren insanların sorunları vardır. Bu insanlar kendileri veya eylemleri için sorumluluk almayı ihmal ederler. Dolayısıyla yerli yersiz ışık tutmak arkadaşlık için büyük bir probleme dönüşmüş olabilir.

Gerçek sevgiyi ve yakınlığı bulmadan önce öz sevgiyi öğrenmeleri gerekir. Herkes gibi benim de duygusal travmalar yaşayabilecek olduğumu kabul etmeleri gerekir. Ben lisanslı bir terapist değilim. Muhakkak sen de böyle değilsindir. Herkesin kendi sorunları vardır.

Kelimenin tam anlamıyla başkalarının hayatlarıyla ilgilenmek zorunda kaldığın anlarda bile suçlu ve sorumlu ilan edildiğini düşünürsek bu biraz can acıtıcı olacaktır. Kimsenin böyle bir muameleye ihtiyacı yoktur. En iyisi ışığı söndürmek yani nefret edilen arkadaştan uzaklaşmaktır.

3. En kötüyü ortaya çıkarmak

İki sevgilinin asıl hedefi her zaman içlerindeki en iyiyi ortaya çıkarmaktır. Bu biraz nasıl söylesem bayatlamış bir durum gibi gelebilir ama maalesef böyledir. Arkadaşlarından nefret etmenin en önemli sebeplerinden birisi içindeki en kötüyü ortaya çıkarmaları olabilir.

Her zaman böyle ise lanet okusan bile kurtulamazsın. Mükemmeliyetçi olup olmamanın dahi bir şeyi değiştirmeyecektir. En iyi arkadaşlarını gözünün önüne getirmeni istiyorum. Sana nasıl davranıyorlar? Sana sürekli şakalar mı yapıyorlar? Yoksa iyi davranıyorlar mı?

Arkadaşlarının sana nasıl davrandıkları çok önemlidir. Eğer bir şekilde kendini “çöp kutusu” gibi hissediyorsan arkadaşlarından nefret ediyor ama bunu söyleyemiyor olabilirsin. Onlarla görüştüğün zaman içinden eve gidip kafanı yastığa gömmek geliyor olabilir.

4. Başarıları kıskanmak

Her kim senin başarını kıskanıyorsa ondan nefret etmen gayet doğaldır. Başarıların daima arkadaşlarının gözünde olacağına göre bu başarıları samimiyetle hoş bulmayanlara karşı savaş açman gayet doğaldır. Yeni bir kız/erkek arkadaş edindiğinde tepkilerini ölçmeyi deneyebilirsin.

Diyelim güzel/yakışıklı bir sevgilin oldu. Arkadaşın mutlu mu yoksa pek sevinmemiş mi gözüküyor? Durum ikincisi ise seni içten içe kıskanıyor demektir. Güzel/yakışıklı biriyle çıkıyor olmak senin başarındır. Bunu kutlaman gerekir.

Her nasıl sen, onlar başarılı olduklarında onları güçlendirmeye çalışıyorsan benzer yaklaşımı onlardan beklersin. Bu gerçekleşmezse ne yaparsın? Elbette bir gerçek ile yüzleşmiş olursun. Seni pek umursamadıklarını fark edersin.

5. Dedikodu yapmak

Biraz dedikodu kimseyi incitmez öyle değil mi? Evlilik dahi bitirir. Kelimenin tam anlamıyla bir dedikodu evliliği bitecek noktaya getirebilir. Dolayısıyla dedikodunun iyisi veya kötüsü yoktur, sadece kötüsü vardır. Dedikodu yapmak doğru bir şey değildir.

Fakat ne olursa olsun arkadaşlar arası dedikodular meşhurdur. Bir kişi seninle bir başkası hakkında dedikodu yapmaya çalışıyorsa, bir başkasıyla senin hakkında dedikodu yapmaya adaydır demektir. Dolayısıyla dedikodu meraklısı arkadaştan uzak durman önemlidir.

Dedikodu yapmak ve söylentiler yaymak zehirli bir ok gibidir. Arkadaşların bu konuda profesyoneller ise onlardan nefret etmen gayet doğaldır. Dedikodular, yutturma laflar ve yalanlar yaymaları durumunda onlardan nefret etmen kaçınılmazdır.

Senin hakkında yapılan dedikoduyla başa çıkabilirsin. Ama arkadaşların ailen hakkında dedikodularla sınırı aşmış olabilir. Ben olsam böyle bir arkadaşlığı devam ettirmezdim. Peki sen ne yapacaksın? Dedikodunun her türlüsü karşısında siper almaya devam mı edeceksin?

6. Değer çakışması yaşamak

Değer çakışması yaşamak oldukça doğaldır. Değer sadece kabul etmekten daha fazlasını yansıtır. Aynı zamanda sana en yakın olanlar üzerinde de güçlü bir etkiye sahiptir. Dolayısıyla kişisel değerleri veya ortak değerleri hafife almaman gerekir.

Yukarıda yer alan kusurlu hareketleri yapmayan ama seninle çelişen değerlere sahip insanlarla karşılaşabilirsin. Elbette kendi değerlerinin dışında bir şeyler görmek ve öğrenmek iyi bir fikirdir. Fakat siyasi, manevi, sosyal ve kültürel değerler açısından farklılıklar can sıkıcı olabilir.

Bu tür insanlarla aynı gemide yer almakta zorlanıyor olabilirsin. Çünkü geminin su alması kaçınılmazdır. Her değer için kılıç çekmeye kalkıştığında gemiye zarar vermiş olursun. Çatışmalar bazen iyidir ama boyutu yükseldiği zaman önüne geçememek büyük bir problemdir.

7. Egolu ve bencil olmak

Kimse mükemmel bir insan olamaz. Bunu kabul etmek gerekir. Bu gezegende başka insanların da var olduğunu unutmamak önemlidir. Arkadaşların bunlardan bazıları olsa bile onları yaşayan insanlar arasında kabul etmekte zorlanabilirsin.

Egolu olmak başlı başına bir problemken bencil olmak ondan daha öte bir şeydir. Her şeyi kendi başına yapmak, her şey kendinin olsun istemek gibi belirli problemler vardır. Örneğin film izlemeye karar verdiğiniz zaman çerezin tamamını önüne çeken bir arkadaşını düşünebilirsin.

Süper bencil denilebilir mi? Denilebilir. Bu sinir bozucu bir şeydir ama nihayetinde ufak bir şeydir. Büyük olanlar ise başarı konusunda ortaya çıkarlar. Başarıyla övünen, seni asla desteklemeyen, bir şeyler alan ama karşılığında hiçbir halt vermeyen insanlar sorunludurlar.

Bu insanlardan nefret edebilirsin. En yakın arkadaşın olsa bile bu böyledir. Biraz daha az bencil olmak mümkünken tam tersini seçerler. Şimdilik arkadaşlarının yer aldığı bu otobüsten bir sonraki durakta inmeyi düşünebilirsin. En azından doğru bir şey yapmış olursun.

8. Narsist olmak

Bu çok önemli bir durum ve etrafında narsist bir insan varken yaşama sevincini dahi kaybedebilirsin. Narsisizm maalesef büyüyen bir sorun durumundadır. Bunun önüne nasıl geçileceği konusunda ise herhangi bir şey söylemek mümkün değildir.

Bir kişi ruhsal deneyimlerini diğerlerinkinden daha iyi görmeye başladığı anda narsisizm yoluna girmiş olacaktır. Normal bir hayat yaşamanın üstünde bir hayata sahip olduğuna inandığında artık narsist olduğundan %100 emin olabilirsin.

Narsistlik farklı şekillerde kendini gösterse bile önemli olan durumun ne olduğunun farkında olmaktır. Narsist biriyle uğraşmak gerçekten sinir bozucudur. Bu kişinin arkadaşı olmak için çok geçerli sebeplere sahip olman gerektiğini söylemeliyim.

Paylaşmaya ne dersin?
Kaan Karadeniz
Kaan Karadeniz

İstanbul Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi bölümünden mezunum. Yazı yazmayı ve araştırma yapmayı seviyorum. Psikolog, terapist, astrolog veya yaşam koçu değilim. Hedefim insanların hayatlarına değer katabilecek bilgileri onlarla buluşturmaktır.

Yorum yapıp katkı sağla...