İstanbul Surları

        İstanbul Surları, İstanbul'un çevresinde bulunan, Bizans zamanında yapılmış şehir duvarlarıdır. İstanbul'un etrafını çeviren surlar tarihte 5. yüzyıldan başlayarak inşa edilmiş, yıkılmalar ve yeniden yapmalarla dört defa elden geçmiştir. Son yapımı MS 408'den sonradır. II. Theodosius (408-450) zamanında İstanbul surları Sarayburnu'ndan Haliç kıyısı boyunca Ayvansaray'a bu taraftan, ve Marmara kıyısı boyunca Yedikule'ye, Yedikule'den Topkapı'ya, Topkapı'dan Ayvansaray'a uzanıyordu.

Duvarlar ve Burçlar

Surların uzunluğu 22 km'dir. Haliç surları 5.5 km., kara surları 7,5 km. Marmara Surları 9 km'dir.

Kara surları üç bölümden oluşur. Hendek, dış sur,iç sur. Hendekler bugün tarım alanı olmuştur. Sura bitişik ve 50 m aralıklarla kara surları tarafında, birçoğu yıkılmış, çatlamış durumda 96 burç bulunmaktadır. Bu burçlar, boydan boya uzanan sur duvarlarından 10 m.lik çıkıntıda, çoğunlukla kare planlı ve 25 m. yüksekliğindedir. Pencereleri, tonozları, kapıları vardır. İç surlarla dış surlar arasında kapı ve merdiven bulunur. İç surlar ve burçlarda kefeki taşı ve tuğla kullanılmıştır. Dış surlar ise sandık vaya kazamat duvardır. Dış surlarda daha küçük ve büyük burçlar arasına gelmek üzere küçük burçlar vardır. Bütün bu hendek, burç, dış ve iç surların toplam eni 70 m'dir. Surların içinde dehlizler ve küçük oyuklar vardır.

Marmara ve Haliç surlarının önündeyse hendek ve dış sur yoktur. Bu surların kalınlığı 5 m, yükseklik 15 m'dir. Burçlar 20 m'dir, Marmara tarafında 103, Haliç tarafında 94 Burç vardır. Marmara tarafı surları boyunca Banliyö Treni çalışmaktadır.

Bu burçlardan bazıları tarihi ün taşır: Yedikule, Sulukule, Anemas, İsaakios, Mermerkule, Arapkule gibi. Bunların çoğu zindan, hapishane, darphane olarak kullanılmıştır.

Deniz Surları

        Deniz duvarlar Propontis (Marmara Denizi) ve Haliç taraflarından şehrin etrafını çevirmekteydi. Her ne kadar özgün Byzantium şehrinin deniz surlarının olduğu bilinse de ayakta kalan Ortaçağ surlarının inşasının kesin tarihi tartışma konusudur. Uzun süre, deniz surlarının ana kara surlarını inşa eden I. Konstantin tarafından yaptırıldığı düşünülüyordu. Ancak, bu inşaat için ilk gerçek referans 439 yılında, şehir valisi Cyrus Panopolis'in kara surlarının onarımı ve denize doğru olan tarafın tamamlanması emri oldu. Bu etkinlik kesinlikle aynı yıl, Kartaca'nın Vandalların eline geçmesi ve Akdeniz'de bir deniz tehdidinin ortaya çıkması sinyallerinden ayrı değildir. Yine de, deniz surları 700 yılı civarına kadar özellikle belirtilmemiştir.

        Deniz Surları mimari açıdan Theodosian Surları ile benzer, ama daha basit yapıda inşa edilmişlerdi. Kara surlarına kıyasla daha alçak olan deniz surları limanların iç kısmını da koruyan tek bir duvar halindeydiler. Haliç Surları, Haliç'in girişinde İmparator Leo III tarafından yaptırılan, yüzen variller tarafından desteklenen ağır bir zincir ile korunmaktaydı. Bu zincirin bir ucu günümüzde Sirkeci bölgesinde yer alan Eugenius Kulesi, diğer ucu ise Galata'da yer alan ve alt katı daha sonra Yeraltı Camii'ne dönüştürülen geniş kare kuleye bağlıydı.

        Varlığın en erken yüzyıllarından beri İstanbul defalarca deniz yönünden tehditlerle karşı karşıya kalmıştır. Justinyen Savaşları'ndan sonra, Akdeniz'in yeniden bir "Roma gölü" haline gelmesi bu tehditleri bir süre için durdursa da, Avarlar ve Sasani Persleri tarafından kentin ilk kuşatması sırasında ilk defa bir deniz savaşında şehir tehdit altına girmiştir. Önce Suriye ve Mısır'ın, ardından da Girit'in Araplar tarafından ele geçirilmesi, yeni bir deniz tehdidini ortaya çıkarmış, bu durum da ardışık imparatorların deniz surlarına önem vermesine sebep olmuştur. Deniz surları Tiberios III veya Anastasios II tarafından erken 8. yüzyılda restore edilmiştir. Ardından II. Mikhail tarafından geniş çaplı bir yenileme başlatılmış, bu yenileme surlar daha da yükseltilerek onun ardılı Theophilos tarafından tamamlanmıştır. Her şeye rağmen Dördüncü Haçlı Seferi sırasında Venediklilerin deniz surlarını aşabilmesi, deniz surlarının İstanbul savunmasında halen zayıf nokta olduklarını ortaya koymuştur. Bu deneyim sonrasında, VIII. Mikhail Palaiologos deniz surlarını yükseltip güçlendirmeye önem vermiştir. Bu faaliyetin ana sebebi, Sicilya Kralı Anjoulu Carlo (Charles d'Anjou, Napolili I. Charles) tarafından olası bir işgal tehdididir.

Kapılar

        İstanbul surları boyunca anakapı ve yankapılar vardır. Kapılar, duvarda 5 m. genişlikteki bir kemer altındadır. Anacaddelerin geçtiği Topkapı ve Edirnekapı dışındaki kapılar yan yana iki arabanın geçemeyeceği kadar dardır. Bu kapıların mermer kaplı içleri, ahşap kapıları vardı. Sur üstüne çıkmak için yapılmış merdivenler kapıların iç tarafında sağda ve soldadır. Kapı duvarları içindeki boşluklarda, anakapının kapatılmasında kullanılan demirkapı yahut parmaklıklar bulunurdu. Ayrıca anakapıların bazılarında bir dışkapı olurdu. Bunların birçoğu tarihte kaybolmuştur. Bazı kapılar üzerinde kitabeler durmaktadır, ama bunlar Osmanlı'dan kalmadır. Dış kapıyla iç kapı arası 25 m.dir.

        İstanbul surlarında 50 kapı ve 300 burç vardır ve bir kısmı kaybolmuştur. Dış kent Galata tarafındaki surların da kapıları vardır.


Grisayfalar.com | Project IST

© 2011